ABD Başkanı Joe Biden ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis, önemli bir görüşme öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundular. Biden, ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları konusunda iş birliği içinde olduğunu vurgulayarak, Gazze’ye insani yardımlarda birlikte katkı sağladıklarını belirtti. Aynı zamanda yeniden birleşmiş bir Kıbrıs ihtimaline ilişkin iyimser olduğunu ifade etti.
Hristodulidis, ABD ile stratejik alanlarda yürütülen iş birliğinin önemini vurgulayarak Biden’a teşekkür etti. Görüşmeye ilişkin dikkat çeken yorumlardan biri emekli Amiral Cem Gürdeniz’den geldi. Gürdeniz, görüşmenin ABD başkanlık seçiminden sadece altı gün önce gerçekleşmesine dikkat çekerek, bu görüşmenin Kıbrıs konusunda yeni gelişmelere işaret edebileceğini belirtti.
Gürdeniz ayrıca Anglo-Sakson dünyasının federatif çözüm üzerinden KKTC’nin varlığına baskı uygulamak istediğini öne sürdü. Biden’ın yeniden birleşme konusundaki iyimser yaklaşımının Türkiye’nin jeopolitik çıkarlarına tehlike arz ettiğini dile getirerek, Ankara ve KKTC Yönetimi’nin bağımsız bir Kıbrıs Türk Devleti hedefine sadık kalması gerektiğini vurguladı.
Gürdeniz, bugün Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmeye ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunarak, Biden’ın yaklaşan görev devir tarihi olan 5 Ocak 2025 öncesinde aceleyle Rum lideri yanına çağırıp federasyon için iyimserlik mesajı vermesini sorguladı. Ege ve Akdeniz’de yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin geleceği açısından kritik olduğuna dikkat çekti.
Son olarak, Gürdeniz, İsrail’in adada bağımsız Türk varlığına tahammül etmeyeceğini ve Biden’ın iyimserlik mesajının Türk jeopolitiği için kabus olduğunu vurguladı. Gelecek günlerin zorlu olabileceğine işaret ederek, Ankara’nın gelecek nesillerin güvenliği ve refahı için direnmesi gerektiğini hatırlattı. Anavatan, yavru vatan ve mavi vatan kavramlarının ayrılamaz bir bütün olduğunu belirtti.
Sonuç olarak, Biden ve Hristodulidis arasındaki görüşme, Kıbrıs meselesi ve bölgesel jeopolitik dengeler üzerinde önemli yansımalar yaratabileceği anlaşılmaktadır. Güçlü bir Amerikan hegemonyası altındaki Ankara’nın yaklaşan dönemde nasıl bir tutum izleyeceği merak konusu olmaya devam etmektedir.