AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, “Katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerine B planını yapmışlar” dedi.
Suriye’de Beşar Esad rejiminin devrilmesiyle ilgili gelişmeler devam ederken, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik canlı yayında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Çelik, “Hizbullah’ın Lübnan’a odaklanması gibi sahada değişen bir gerçeklik var. Alttaki destek çekilince ayakta duran yapı darmadağın oldu gitti. İstihbarat başkanı, kardeşi Mahir’in kaçışından bahsediliyor. Demek ki katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerine B planını yapmışlar. Nihayetinde onlar da ipin ucunu bırakmış” şeklinde konuştu.
Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:
“Herkesin bildiği bir durum vardı. Asıl HTŞ’nin çıkış yeri İdlib’di. İdlib’de gerginliği azaltma bölgesi vardı. Rejim adına orada bulunanların saygı göstermesi gerekiyordu. Uzun zamandır olan bir şey vardı. Rejim İdlib’te gerginliği azaltma bölgesine saygı göstermiyordu. Biz de oradaki unsurlara ‘daha fazla kan dökülmesin’ diyorduk. Onun için Esad’la görüşmek istiyorduk. İdlib’deki güçler bir noktaya kadar sabrettiler. ‘Herhangi bir hareketlilik içine girmiyoruz ama rejimin saldırıları devam ediyor’ diyordu. HTŞ önce kendisini savunma için pozisyon aldı. Daha sonra dokunulmaması gereken rejimin ele geçirdiği yerlere geri almak için hareket ettiler.
Burayı çok kolay alınca ilerlemeye başladılar. Görüldü ki, rejim ordusunun herhangi şekilde savaşacak kapasitesi kalmamış. O kadar süratli ilerlenildi ki, ne bir rejim unsuru direniyor ne başka bir şey direniyordu. Aslında rejim ordusu kendi bölgesini savunma bakımından ana unsur değil. Onun yerine savaşan vekil güçler ana unsurları oluşturuyormuş. O destekleyen unsurlarda da geri çekilme olunca rejimin mücadele etme kapasitesinin olmadığı görüldü. Esad’dan yapılan açıklamada ‘Bana tek tek mevzilerin çökmeye başladığını söylediler. Ruslar organize ettiler Suriye’den çıkmamı sağladılar’ dedi.
Hitler’le ilgili filmlerde görürsünüz. Brifing verirken ‘Şu ordu harekete geçsin’ der, ’emredersiniz’ derler, dışarı çıkıp ‘Yahu böyle bir ordu kalmadı’ denir. ‘Niye söylemediniz’ denince ‘söyleyemedik’ derler. Esad halka dayanan bir ülke kurması gerekiyordu. Halka rağmen bir iş yaptı. Arap Baharı başladığında büyük dalga oluşturup bölge ülkelerini altüst edeceğine dair değerlendirme yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı birtakım telkinlerde bulundu; ‘reformlar yapın, bu dalgayı kırılmalar, dağılmalar, çökmeler olmadan halledin’ diye. Sayın Cumhurbaşkanımız Esad’a da bu telkinde bulundu. Esad bunların bir kısmını kabul etti. Türkiye’den oraya heyetler gidip gelmeye başladı.
Türkiye’nin Colani ile görüşmesi, Suriye Milli Ordusu ve küçük gruplarla görüşmesi bugün değil ki. İstihbarat örgütleri hep görüşüyordu. Amerika’nın bu şekilde nitelemesine rağmen istihbarat örgütleri Amerika’nın onlarla hiç görüşmüyor mudur? İstihbarat örgütleri herhangi şekilde görüşmezse sahada ne olup bittiğini bilemez. Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var.
Onurlu ve gönüllü dönüş dedik. Güvenliğin sağlanmasıyla ilgili çalışmalar yapılıyor. Orada aynı zamanda bir ekonominin oluşması. Tarım yapıyorsa, zeytin yetiştiriyorsa. Onlar da ilk aldıkları kararla maaşlara yüzde 400 zam dediler. Türkiye’nin onlara yardımcı olabileceği bir sürü şey var.
Ruslarla iyi bir diyalog geliştiriyor muhalif gruplar. ‘Temas kurduk’ deniyor. Bir diyalog gözüküyor. Dünyanın birçok yerinde gördüğümüz şudur; genelde aşırı şahin ve savaşanlar sivillerdir. Savaşanlar bedel ödemişler, ülkelerine gelen maliyeti görmüşler. Batılı gözle baktığınızda bazı toplantılarda radikal olarak yaftalanacak bazı kimselerin yanına bazı toplantılarda Batılı siyasetçileri oturttuğumuzda önce hafif bir ‘bu doğru oldu mu’ tutuma girdiler. Buna çok şahit olduk. Toplantının sonunda, yemek bittiğinde baktık ki onlar sohbet ediyorlar. Yani dönüşme fırsatı vermek. Bu başkalaşma değil. Herhangi bir şey yaptığınızda duvar örüyorsanız, yaptığınız şey değerler açısından doğru olsa bile doğru sonuç doğurmuyor. Eğer köprü kurabiliyorsanız yürüme modelleri geliştirebiliyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın siyasi tecrübesinin eşsiz bir tarafı var.
Trump’ın açıklamalarına baktığınızda gayet temkinli, ne olacağını öngörmeye çalışan, biraz da Türkiye’nin yol göstericiliğini talep eden bir tavır var. Suriye konusunda en net tutumu Türkiye sergiledi. Ve bütün muhalif grupların tamamıyla teması olan tek ülke Türkiye olduğu için bu tablo ortaya çıktı. Hadisenin en zor zamanında bile Türkiye tutumunu değiştirmedi. Katliam şebekesinden kaçanlara en büyük desteği ve korumayı Türkiye sağladı.”
Kaynak: Haberler.com